21 Temmuz 2010 Çarşamba

Ekşili Köfte



Bu sıcaklarda içimden yemek yapmak çok gelmese de, hafta sonları sevdiğim yemekleri yapma isteği öne çıkıyor. Bu tarif de bu isteği öne çıkaranlardan biri. Küçüklüğümden beri, babanemin sıkça yaptığı ve babamın çok sevdiği bir yemektir. Babamın küçüklüğünden beri en sevdiği yemeklerden biridir hatta. Köftelerine küçükken “bubu” dermiş. Bu nedenle de bizim ailede diğer adı “bubulu çorba”dır :) Şimdi de ne zaman İzmir’e gitsem annem 1 hafta önceden sormaya başlar, ne istersin kızım, diye. Ben bir şey istemem, dedikçe de babam yandan,

kızın bubulu çorba istiyormuş, diye bastırır.

Geçenlerde kalan yemeği okula götürdüğümde, öğlen oldukça ilgi çekti. Yalnız ismi konusunda, yerel bazı isimler olduğunu da gördüm. Mesela İstanbullu ve Bolulu arkadaşlarım bu yemeğe “Terbiyeli Köfte” derken, İzmir’de “Ekşili Köfte” olarak bilinir. İsmi konusunda farklılıklar olsa da, tadı konusunda farklı fikirler olmadığını, herkesin bu hafif ve ekşi yemeği beğendiğini söyleyerek tarife geçiyorum. Şimdiden afiyet olsun,

Malzemeler:

· 300g orta yağlı dana kıyma

· 1.5 kahve fincanı pirinç

· 1+3 çorba kaşığı un

· 1 yumurta( akı ve sarısı ayrılmış)

· 1 yemek kaşığı yoğurt

· ½ limon

· 2 yemek kaşığı sıvı yağ

· 1 küçük soğan(rendelenmiş)

· Tuz, karabiber

· 5 su bardağı su

· 1 adet patates

· 1 adet havuç

50 adet köfte çıktı, ben 20 adedini kullandım

Öncelikle 1.5 kahve fincanı pirinci yaklaşık 10 dakika kadar, çok yumuşamasına izin vermeden, haşlıyoruz. Haşlanan pirinci süzüp, ılınmasını bekledikten sonra bir kaseye alıyoruz. Köfteleri yapmak için, ılınan pirince kıyma ve 1 yumurtanın akını ilave ediyoruz. Rendelenmiş ve suyu süzülmüş 1 soğanı ve tuzu ekliyoruz. Köfte harcını yoğurduktan sonra, Erik büyüklüğünde parçalar alıp, elimizde yuvarlayarak top şekli veriyoruz. 3 yemek kaşığı un serptiğimiz bir tepside yuvarlak köfteleri bekletiyoruz. Tüm köfte harcına şekil verdikten sonra tepsiyi sallayarak köftelerin her tarafının unlanmasını sağlıyoruz. Unlanan köfteleri, kendilerini toparlamaları ve haşlanırken dağılmamaları için buzdolabına alıyoruz.

İkinci aşamada ise 1 havucu ve 1 patatesi küp şeklinde doğruyoruz. Tencerede 5 bardak su ile haşlıyoruz. Havuç ve patatesler yumuşayınca içine köfteleri atıyoruz. Köfte harcından ben 55 tane köfte çıkarmıştım. 5 bardak su için de 20 köfte kullandım. Köfteler pişene kadar tencerede haşladıktan sonra terbiyesini hazırladım. Bunun için yarım limon, 1 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı un ve 1 yumurtanın sarısını karıştırdım. Daha sonra yoğurdun kesilmemesi için 1-2 kepçe sıcak haşlama suyundan alarak terbiyeye karıştırdım. Daha sonra terbiyenin tamamını tencereye boşalttım. 10-15 dakika daha pişirip, servisten önce tuz ve karabiber ekledim.

Not:

1) Kalan köfteleri de 2 paket halinde derin dondurucuya attım. Böylece zamanım olmadığında, sadece patates ve havucu haşlayıp içine dondurulmuş köfteleri ekleyerek bu güzel ve oldukça sağlıklı yemeği yapıyorum.

2) Yumurtanın akını da köfteye eklemek zorunda değilsiniz, ben sarısı kullanılacağı için, atmak yerine ve tabi ki köfteyi daha güzel tutsun diye, akını da köfteye ekledim. Ancak köfte harcını hazırlarken pirincin ılık olduğundan emin olun, yoksa yumurta sarısı sıcağından katılaşacaktır.

3) Terbiyesinden sonra, yoğurdun kesilmemesi için tuzu en son ekliyoruz.

Afiyet Olsun!

11 Temmuz 2010 Pazar

Balkan Köfte




İlk kez Galatasaray Lisesi’nin karşısında yer alan Ara Kafe ile tanıştım balkan köfte ile. Daha önce yediğim ve tadını beğendiğim bir çok lezzetinden sonra “Bir de bunu deneyeyim” diye düşünerek sipariş verirken ve aslında patlıcanlı sosları çoğu yerde ağır bulurken, buradaki patlıcan püresine hayran kalmıştım. Ne unun yavanlığı vardı, ne de yoğurdun meze havası. Evde bir kaç deneme sonunda kendimce orjinaline en fazla yaklaştığım tarifi şimdi sizlerle paylaşıyorum. Eklenen 2 kaşık yoğurt, beşamel sosun yavanlığını alıyor. Ben sarımsağı çok sevdiğim için tarifimde bol miktarda kullandım. Ancak siz bu miktarı azaltabilirsiniz.

Patlıcanlar için ise; sadece patlıcan közü için aldığım “közmatik” isimli delikli sacı ocak üzerine koyarak közleme işlemini gerçekleştirdim. Bu sac sayesinde ocağım kirlenmeden rahat rahat köz yapabiliyorum. İsmi nedeniyle közmatiği ararken komik anlar yaşasam da, oldukça pratik bir gereç. Patlıcanların suyunun içinde kalarak pişmesi için delinmiş ya da zedelenmiş patlıcan kullanmamak gerekiyor. Köfteyi pişirirken de fazla yağ çekmemesi için kızdırılmış yağda kızartıyorum. Yağın sıçramaması için de bir tutam tuzu pişirmeden önce yağın içine serpiyorum. Servis önerisi olarak ben burada domates sosu kullandım ancak közlenmiş
domates ve biberle de servis yapılabilir, gayet de güzel olur :) Evinizde patlıcan varsa hemen denemenizi tavsiye ederim, yanına pilav ya da makarna yapmaya gerek bıraktırmayan, başlı başına güzel bir öğünü oluşturan bir yemek. Ayrıca 1 saatte de rahatça hazırlanmakta, yalnız daha sonra bulaşıklar için biraz zaman ayırmak gerekiyor :)

Veee işte balkan köfte


Köfte İçin:
• 500g orta yağlı dana kıyma
• 1 küçük soğan
• ½ su bardağı mutfak robotundan geçirilmiş bayat ekmek
• 1 yumurta
• 1 çay kaşığı tuz
• ½ çay kaşığı karabiber
• Kızartmak için sıvı yağ

Patlıcan Püre İçin:
• 4 büyük boy patlıcan
• 5 yemek kaşığı tereyağı
• 1 kahve fincanı un
• Yaklaşık 2 bardak süt
• 4 diş sarımsak
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 2 kaşık yoğurt
• Ayrıca servis için; 3 adet rendelenmiş domates, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 2 diş sarımsak, 1 çay kaşığı tuz

1) Öncelikle patlıcanlarımızı yıkayarak ocağın üstünde ısıttığımız közmatiğe alıyoruz. Patlıcanları zedelemeden ya da delmeden kızgın közmatiğin üstünde, arada çevirerek közlüyoruz. Patlıcanlar ılındıktan sonra kabuklarını soyarak etli kısımlarını bir bıçak yardımı ile ince ince doğruyoruz, macun kıvamına geldiğinde ise patlıcanları 2 çorba kaşığı tereyağını erittiğimiz tavaya alarak ½ tatlı kaşığı tuz ile bir süre soteliyoruz. Daha sonra ise cam bir kasede bekletiyoruz.

2) Beşamel sos hazırlamak için kalan 3 çorba kaşığı tereyağını eriterek içine 1 fincan unu ekliyoruz. Un sararmaya başladığında azar azar, her seferinde 3-4 yemek kaşığı olmak üzere, sütü ekliyoruz. Güzel beşamel sos yapmanın tek sırrı sütünü yavaş yavaş una yedirmekte. Bir anda karıştırılan süt ve topaklanan un bulamacını blendırdan geçirerek elde edilen sos ile, yavaş yavaş pişirilmiş sos arasında çok büyük fark olduğundan emin olabilirsiniz. Bu nedenle una, hamur kıvamına elene kadar, sütü yavaş yavaş ilave ediyoruz. Ancak bir kere sıvılaşmaya başladığında yani hamur artık daha fazla süt taşımadığında içine kalan sütü ilave edebiliriz. Bir süre bu şekilde ağır ateşte pişirilen sosumuzu ılınması için bir kenarda bekletiyoruz. Yalnız ateşin ne kadar şiddetli olduğu ve unun ne kadar sıvı tuttuğu ile ilgili olarak, eklenecek süt miktarı artabilir. Eğer bu işlem sonunda elinizde hamur gibi katı bir sos varsa ½ bardak kadar daha süt ile sosu inceltebilirsiniz.

3) 4 diş sarımsağı soyarak ½ tatlı kaşığı tuz ile havanda iyice dövüyoruz.

4) Ilınmış patlıcan sotesini, beşamel sosu, dövülmüş sarımsakları ve son olarak 2 kaşık yoğurdu özdeşleşene kadar karıştırıyoruz. Servise kadar oda sıcaklığında saklayabiliriz.

5) İkinci aşama olarak köfteleri hazırlıyoruz. Bunun için mutfak robotundan geçirdiğimiz 1 küçük soğanın suyunu sıkıyoruz. Kalan posa soğanı bir kaseye alıyoruz. Üstüne diğer köfte malzemelerini ekleyerek 10 dakika kadar elimizde yoğuruyoruz. Kıvamını bulan köftelere daha sonra tombul ve uzun bir şekil veriyoruz ve servisten hemen önce kızgın yağda kızartıyoruz.

6) Servis için domates sosunu hazırlıyoruz. Bunun için bir tavada rendelenmiş sarımsakları zeytinyağı ile kısa bir süre kavuruyoruz. Daha sonra 3 domatesin rendesini ve tuzu ekleyerek suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Sıcak olarak servise alıyoruz.

7) Servis için; tabağın ortasına patlıcanlı püreyi bir havuz gibi yayıyoruz. Sosun etrafına yuvarlak oluşturacak şekilde köfteleri diziyoruz. Köftelerin ortasına ve etrafına hazırladığımız domates sosunu gezdirerek, ılık olarak servis yapıyoruz.

Afiyet Olsun!

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Peynir Dolgulu Tortellini ve Teriyaki Soslu Somon



Makarna benim için her akşam yesem de bıkmayacağım bir yiyecek. Hele işin içine krema ve peynir de girdiğinde, aynı günde 2 öğün bile yiyebilirim. 2 yıl önce ise makarnada kendimce seviye atlayarak Metro marketten taze makarna yapmak için makarna makinesi aldım. Fiyatı o zaman çok uygun gelmişti ve açıkçası çok da kaliteli olacağını beklemiyordum. Ancak zaman geçtikçe makinem beni yanılttı. Hem dayanıklılık açısından çokbaşarılı hem de çıkan sonuçlar çok harika. Makineyi İzmir’de alıp hemen annemlerde denemiştik, makine mühendisi olan babam da “ Bunun daha büyüğünü otomatik yapıp çiğ börek hamuru da açarız” diye hemen planları yapmaya başlamıştı. Bay mucit :) O gün yaptığımız ilk taze makarnayı afiyetle yedikten sonra herkes makinemizi bağrına bastı.

Aslında makarna makinesi alma fikrini bana ilk veren şey, Anne Willan’ın Remzi Kitabevi’nden çıkan “Makarnalar” kitabı oldu. Taze makarna yapmak isteyenlerin başvuracağı ilk kaynak olmalı bence. Bu kitap, “Resimlerle Adım Adım” serisinin bir kitabı olduğu için anlatımı oldukça güzel ve görsel olarak da her şey aklınızda yer alıyor. Kitaptan ilk yaptığım tarifleri, makinem olmadığı için, elde hamur açarak ve bıçakla kendim keserek yapmıştım. Hamur açmada çok tecrübeli olmasam da, paket makarnaların en güzelinden bile daha başarılı bir ilk deneme olmuştu. Hatta yumurta yemeyen, kokusuna tahammül edemeyen ben, ilk başta içinde 3 yumurta olan bir hamurun kendime kokacağından şüpheliydim ancak bütün önyargılarım kalktı. Teşekkürler Anne Willan, teşekkürler sevgili makinem :)

Bir çok sefer uzun erişte( Tagliatelle) tipi makarna yapmak favorim olsa da, uzun bir süre sonra tortellini yapmaya karar verdim. Daha önce Barilla’nın tortellinilerini severek yapıyordum; özellikle peynir dolgulu olan “Tortellini ai Formaggi” benim favorim olduğu için ilk tortellini denememde, içi 4 peynir dolgulu bir tarifi denemeye karar verdim. Ve işte karşınızda peynir dolgulu tortellini:

Makarna İçin:

· 3 su bardağı un (300g)

· 3 yumurta

· 1 çorba kaşığı zeytinyağı

· 1 tatlı kaşığı tuz

Ayrıca pişirdikten sonra ½ su bardağı krema ve 2 çorba kaşığı tereyağı

İçi İçin:

· 1 paket mozzarella( marketlerde ufak su torbalarının içinde bulunanlardan, yaklaşık olarak 125-150g)

· 1 paket krem peynir (200g)

· ½ su bardağı rendelenmiş eski kaşar

· ½ su bardağı Bergama Tulumu

· 1 çay kaşığı öğütülmüş muskat (hintcevizi- marketlerin baharat bölümünde bulunmakta)

· Arzuya göre: 1 yumurta akı ya da 2-3 yemek kaşığı krema

Teriyaki Soslu Somon İçin:

· 250g somon fileto (Ben İglo’nun dondurulmuş somonundan kullandım ve oldukça memnun kaldım, tavsiye ederim)

· ¾ kahve fincanı Teriyaki Sosu ( Amoy markasının- ya da başka markaların- büyük marketlerde cam şişelerde satılan Japon ızgara sosu. Teri “parlak, cilalı” anlamına gelirken, yaki ise “ızgara” anlamına gelmekte ve bu sos 17. yüzyıldan beri Japon aşçılar tarafından etleri ızgaradan ya da tavada pişirmeden önce terbiye etmek ve sos olarak tat vermek için kullanılmakta. İnceden tatlı- tuzlu bir aroması olan ve şahsen balıklara oldukça yakıştığını düşündüğüm bir sos. Sosun ana içeriğini soya sosu, sake ve mirin-tatlandırılmış pirinç şarabı- oluşturur. Ancak benim aldığım şişede ise sake ya da mirin yerine sadece “pirinç sirkesi” kullanılmış olduğu belirtilmiş içerik kısmında..)

· İki çorba kaşığı zeytinyağı

*************************** ***************************

Öncelikle yemek saatinden oldukça önce hazırlığa başlamayı gerektiren tariflerdir taze makarna tarifleri, çünkü makarnanın kuruması biraz zaman almakta. Bu nedenle en az 3-4 saat önceden hazırlıklara başlamak gerektiğini belirtmeliyim.

1) İlk iş olarak hamuru hazırlayacağımız derin kaba 300g unumuzu eliyoruz ve ortasını havuz gibi açarak 3 yumurta yı, tuzu ve yağı ekliyoruz. Havuzun içinde yumurta karışımını parmak uçlarımızla birbirine yedirdikten sonra kenarlardan yavaş yavaş un ekleyerek hamuru yoğurmaya başlıyoruz.

2) İkinci aşama olarak hamuru iki parçaya bölerek unlanmış tezgahta her parçayı 10 dakika kadar yoğuruyoruz. Biraz sert bir hamur olduğu için güç gerektirmekte.

Yoğurduğumuz ilk hamuru kurumaması için kapalı bir kasenin içine alıyoruz ve diğer parçayı da aynı şekilde yoğuruyoruz. Yaklaşık 30 dakika kapalı yerde her iki parçayı da bekletiyoruz. Daha sonra hamuru 4 eşit parçaya bölerek ilk parçayı açmakla başlıyoruz.

3) Makarna makinemizi çıkararak masaya sabitliyoruz ve hamur açmak için ayarlıyoruz. İlk başta en kalın merdane ayarından başlayacağız. İlk parça hamuru ortalayarak kalın merdanelerin arasından kolu çevirerek yavaşça geçiriyoruz. İlk ayar biraz zor gelebilir, hamuru açması başta çok kolay olmayabilir ancak gittikçe kolaylaşacağını söylemeliyim. İlk çıkan hamur zaferimizin ardından bu parçayı 3 kat halinde kendi üstüne katlayarak tekrar küçük bir hamur haline getiriyoruz ve kalın merdaneden tekrar geçiriyoruz. Ve bu işlemi- hamuru merdaneden geçirip kendi üstünde katlayıp, tekrar merdaneden geçirme- yaklaşık 10 defa tekrarlıyoruz. Evet çok sinir bozucu olduğunu biliyorum ancak sizi garanti ediyorum ki buna değecek, üstelik ince merdane kısımlarına geldiğinde zevk bile almaya başlayacaksınız!

4) Şimdi sıra geldi bir ince merdaneye geçmeye.. Merdane ayarını bir kademe üste getiriyoruz ve kalın merdaneden iyice yoğurulmuş olarak çıkan uzun hamur parçamızı bu sefer daha ince merdaneden geçiriyoruz. Hamuru tekrar katlamadan, alttan çıkan uzun hamur parçasını alarak işlemi tekrarlıyoruz. Bu şekilde her seferinde merdane ayarını bir incelterek en ince merdaneden de geçirdikten sonra elimizde oldukça uzuuun ve ince bir hamur parçası bulunmuş olacak. Hatta bu ince ve uzun hamur parçası ile başa çıkabilmek için ben genelde bu işlemin bir kısmı için eşimden yardım istiyorum. Birimiz hamuru merdaneye sokarken, diğeri de çıkan hamuru tutmakla görevli oluyor. Ancak dilerseniz uzun hamur parçasını ikiye bölerek de işleme alabilirsiniz.

5) Kapalı kasede tuttuğumuz diğer 3 hamur parçası ile de madde 3 ve 4teki işlemleri tekrarlıyoruz. Çıkan her parçayı, çamaşır serer gibi, uzun bir oklavaya seriyoruz. Oklavayı iki sandalye arasında ip gibi sabitleyebilirsiniz. Diğer hamurları açarken öncekiler bu şekilde kurumuş olacaklar. Bu sırada hamurun kadife dokusunu hissedin, gerçekten insanı mutlu edecek kadar yumuşak ve güzel bir doku oluşuyor.

6) Hamurlarımız kururken biz de peynirli içimizi hazırlamaya koyulabiliriz. Bunun için mozzarellayı bıçakla zardan daha küçük küpler halinde kesiyoruz, bir kasede rendelenmiş kaşar ve tulum peynirlerini, mozzarellayı, krem peyniri ve baharatları karıştırıyoruz. Eğer karışım sürülemeyecek kadar katı geldiyse içine 2-3 yemek kaşığı krema ya da 1 yumurta akı ekleyebilirsiniz.

7) Uzun hamurlarımızı düz bir zemine alarak ağzı geniş bir kupa ya da yuvarlak bisküvi kalıbı ile kesiyoruz. Kestiğimiz hamur dairelerimizi yapışmamaları için unlanmış bir tepsiye diziyoruz.

8) Bir tabağa su alarak yuvarlaklarımızın her birinin kenarlarına fırça yardımı ile su sürüyoruz ve su kurumadan ortasına 1 çay kaşığı peynirli içten koyarak boğaça gibi kapatıyoruz. Kenarların yapışması için parmaklarımızla bastırıyoruz. Daha sonra yapıştırdığımız kenarları dıştan içe doğru katlıyoruz. Aynen D harfi şeklindeki hamurun yuvarlak kısımlarını düz tarafa doğru içe katlar gibi. Bir sonraki aşamada parmağımızı D’nin düz çizgi tarafının ortasına koyarak hamuru parmağımızın etrafına doluyoruz ve iki sivri ucu parmağımızın etrafında birleştiriyoruz. Dilerseniz iki ucu sabitlemek için bir damla su sürüp parmağınızla sıkıştırabilirsiniz.

9) Bütün yuvarlak hamurlara şekil verdikten sonra hepsini unlanmış tepside, yapışmayacak şekilde 2 saat kurumaya bırakıyoruz.

10) Bu sırada somon balıklarını ince şeritler halinde keserek teriyaki sosunda bekletiyoruz. Makarnaları haşlamadan hemen önce ise somonlar süzülerek yağ bulunan tavaya alınır ve 1-2 dakika sotelenir. Zaten çok çabuk pişen bir ete sahip olduğundan 1-2 dakika sonra kalan süzülmüş teriyaki sos eklenir ve 1-2 dakika daha pişirilir.

11) Kuruyan tortellinilerimizi 1.5-2 lt kaynar su, 1 yemek kaşığı tuz ve 1 yemek kaşığı sıvı yağ dolu tencereye atıyoruz, 3-5 dakika içinde pişerek yüzeye çıkanları kevgir yardımıyla eritilmiş tereyağı bulunan bir diğer tencereye alıyoruz. İçine ½ su bardağı krema ekliyoruz ve karıştırıyoruz.

12) Tortelliniler yuvarlak tabağa alınarak üstüne somonun sosundan gezdirilir ve en üste somon şeritleri eklenir. Dilerseniz ince kıyılmış dereotu ile de servis yapabilirsiniz.

Buon Appetito


Not: Orjinal tarifte peynirli dolgu için 150g somon, 300g krem peynir, 1 kahve fincanı rendelenmiş parmesan kullanılmaktadır. Ben kendime göre değiştirdim ancak dileyenler tulum ve kaşar yerine parmesan da kullanabilir, ya da herhangi başka bir peynir... Sizin yaratıcılığınıza kalmış. Ancak dolgu için tuz eklerken peynirin tuz oranına dikkat etmeyi unutmayın lütfen.

Son bir not daha :) Muskat yoksa kalın çekilmiş karabiber de ekleyebilirsiniz, benzer keskin tadı verecektir.

9 Temmuz 2010 Cuma

Scarlet Empress-Charlotte Russe

Merhaba!
Bloga koyacağım ilk tarif bir şarlot tarifi.. Benim oldukça sevdiğim bir tatlı türüdür şarlot, oldukça hafiftir ve yanında servis edeceğiniz soslarla ya da çeşitlendirmelerinizle onlarca tarif üretebilirsiniz.
Pasta yaparken başucu kitabım olan "The Cake Bible"ı ilk elime aldığımda hevesle sayfalar arasında kaybolurken görmüştüm "Scarlet Empress"i. O anda bu kitaptan ilk deneyeceğim tatlının bu olduğunu anlamıştım bile. Nasıl yapılır, çok mu karmaşık düşüncelerini bir kenara attıktan sonra ilk işim Eminönü'ne jelatin ve krem tartar almaya gitmek oldu. Hala mutfağımda kocaman kavanozlarda duran ve bir ömür bana yetecek olan jelatinimi ve krem tartarımı bu tatlıya borçluyum yani. Şimdi ne zaman içinde krem tartar geçen bir tarifimi soran olsa tariflerle beraber bir miktar da krem tartar veriyorum, ancak hala biteceği yok gibi :)

Tatlının yapılışını detaylarıyla anlatmaya çalışırken wordde 3. sayfaya geldiğimi fark ettim, ben uzun uzun anlattıysam da lütfen bu tarif gözünüzü korkutmasın. Sadece mutfak ile çok tecrübesi olmayan bir insanın bile yapabilmesini istediğim için bu kadar çok detay verdim. Yoksa gerçekten zor olmayan, sadece biraz zaman ve emek isteyen bir tatlı. Ancak dışarıda pasta yedikten sonra çoğunlukla siz de benim gibi "Ben daha güzelini yaparım" diyorsanız, denemeniz gereken bir tarif.

Tarifini vermeden önce kısa bir bilgi de vermek istedim hakkında. Şarlota ilk olarak İngiltere'de 1796 yılında basılmış bir tarifte rastlanıyor ve 1744 doğumlu Kraliçe Charlotte'un adının verildiği bir tatlı olduğu biliniyor. Bu dönemde sadece meyveli, ekmek hamuru ile fırınlanan şarlotlar yapılırken; 19. yüzyılın başında Fransız şef Careme İngiltere'de çalışırken tanıştığı klasik pişirilen şarlottan ilham alarak, içi krema ile doldurulan "Charlotte a la Parisienne"i oluşturuyor. Daha sonra Rus Çar'ı Tsar Alexander I'i onurlandırmak için ismini "Charlotte Russe" olarak değiştiriyor. Daha fazla bilgi için benim çok sevdiğim "Food Timeline" sitesinde gezebilirsiniz. Oldukça güzel bir site, tavsiye ederim :)

Şimdi de gelelim bizim şarlota:
Bu şarlotun dışı için rulo kekin arasına kestane püresi sürüldü ve dilimlenen rulo kek parçaları dolgu kremasının etrafını kapladı. İçi için Bavyera kreması ( Bavarian Cream) hazırlandı.
Bu tarif için kendinize yuvarlak bir kase bulmalısınız öncelikle, ben salata için daha önce almış olduğum cam kaseyi kullandım. Sadece çok fazla büyük olmamalı. Benim kasem 20 cm çapında ve 8 cm yüksekliğinde bir kaseydi. Tarif için Rose Levy Beranbaum'un "The Cake Bible" kitabındaki "Scarlet Empress" ve Alfa kitabevinden çıkan Piraye Erdoğan'ın yayına hazırladığı "Altın Kitap Çikolata" kitabından "Rustik Şarlot" tariflerinden faydalandım.

Artık tarifi vermenin sırası geldi, dediğim gibi uzunluğundan gözünüz korkmasın :)

SCARLET EMPRESS/ RUSTİK ŞARLOT

Kek kreması için:

* 1/3 kavanoz Kafkas kestane püresi (130g)

* 100 ml krema

Öncelikle rulo kekin üzerine sürmek için kestaneli kremamızı hazırlıyoruz. Bunun için 100 ml kremayı hiç çırpmadan bir kase içine boşaltıyoruz, üstüne püremizi ekleyerek karıştırıyoruz. Daha sonra oda sıcaklığında, rulo keki hazırlayana kadar bir kenarda, üzerini kapatarak bekletiyoruz.

Dilerseniz kestane püresini doğrudan da sürmek için kullanabilirsiniz ancak çok yoğun olduğu için ben krema ile incelttim. Bu şekilde sürülmesi daha kolay oldu.

Rulo Kek için:

* 1/3 bardak un (33g)

* 3 yemek kaşığı mısır nişastası (23g)

* 3 yumurta

* ¾ su bardağı şeker (150g)

* 1 paket vanilya

* ¼ çay kaşığı krem tartar

Öncelikle fırını 220oCye ısıtıyoruz. Fırın tepsimize yağlı kağıt seriyoruz. (Yaklaşık ölçü 45cmx30cm)

Fırınımız ısınırken elenmiş unumuzu ve mısır nişastasını bir kasede karıştırıyoruz, vanilyayı ekliyoruz.

Diğer bir tarafta 2 yumurtanın beyazını ayırıyoruz. Kalan yumurta sarılarına 1 yumurtayı ekliyoruz, yarım su bardağı şekeri de ilave ederek 5 dakika çırpıyoruz.

Un karışımımızın yarısını kabarttığımız yumurta karışımına eliyoruz. Spatula ile yavaş yavaş unu yediriyoruz. Aynı işlemi kalan un için de tekrarlıyoruz.

Daha önceden ayırdığımız 2 yumurta akına krem tartar ve kalan şekeri ekliyoruz ve karışım beyaz köpükler halinde yükselinceye kadar devam ediyoruz.

Son olarak yumurta köpüklerimizi ve un karışımımızı yavaş yavaş birbirine yediriyoruz.

Kek karışımımızı yağlı kağıt üstüne eşit olarak yayıyoruz ve önceden ısıttığımız fırında 10 dakika pişiryoruz. Kekin pişip pişmediğini kontrol etmek için bir kürdanı batırıyoruz, kürdan temiz çıkarsa kekimiz pişmiş demektir.

Pişen keki fırından çıkarıp kalıp olacak yuvarlak kaseyi üzerine koyuyoruz( en uçtan başlamak üzere, kalan keke mümkün olduğuna ihtiyacımız var) ve kasenin genişliği kadar bir parçayı daha sonra taban oluşturması için kesiyoruz. Kalan kek parçasını düzgün bir dikdörtgen olarak şekillendirdikten sonra hızlıca keki rulo yapıyoruz. Bu işlemleri kek soğumadan yapmamız, rulomuzun düzgün olması açısından önemli. Rulo yaptığımız keki şeklini koruması için bir süre bu şekilde soğutuyoruz.

Kekimiz ılındıktan sonra hazırladığımız kestane püreli kremayı ince bir kat halinde kekin üstüne yayıyoruz. Şimdi sıra rulomuzu oluşturmakta!

Püre yayılan kekin 1/3ünü kendi etrafında döndürüyoruz, yani rulo yapıyoruz. Daha sonra rulomuzun gevşek olmaması için sıkıştırıyoruz, ki onu da şu şekilde yapıyoruz: 1/3ünü katladığımız rulonun üstüne biraz daha geniş, düz püreli kekin de üstüne gelecek şekilde, streç film kapatıyoruz. Streç filmin üstünden tam rulonun bittiği, düz kekin başladığı noktaya baş parmağımız haricindeki dört parmağımızı koyuyoruz, avucumuz tam rulonun üstünü sıkıca kavrarken 4 parmağımızla ruloyu içeriye doğru daha fazla katlıyoruz. Katlanan rulonun çok daha sıkı olduğunu göreceksiniz. Streç filmi kaldırarak kalan düz kek kısımları için de aynı işlemleri uyguluyoruz. Sonunda elimizde oldukça sağlam bir rulo olacak :)

Rulomuzu ve taban için kestiğimiz yuvarlak keki streç filmlere sarıyoruz ve 1-2 saat buzdolabına kaldırıyoruz. Soğuyan ve kesmek için ideal sertliğe gelen rulomuzu buzdolabından çıkarıp streç filmlerini ayırıyoruz. Ruloyu keskin bir bıçakla yarım santim kalınlıkta parçalara ayırıyoruz. Bıçağı her seferinde sıcak suya daldırıp bir peçete ile silersek kolay kesilmiş ve güzel rulo parçaları elde ederiz.

Kalıp olarak kullanacağımız yuvarlak kaseyi streç film ile tamamen kaplıyoruz. Kasenin içine yanyana, sık sık, mümkün olduğunca boşluk bırakmadan, rulo parçalarını diziyoruz. Kase tamamen kaplandığında hazırladığımız dolgu kremasını içine döküyoruz.

Dolgu Kreması için:

* 1/3 bardak şeker (66g)

* 1 fiske tuz

* 100g küçük kesilmiş beyaz çikolata

* 1 yemek kaşığı toz jelatin

* 4 yumurta sarısı

* 1+2/3 su bardağı süt

* 1 paket vanilya

* 1 su bardağı yemek kreması

* Yarım çay kaşığı tarçın

Kremayı çırpmak için bir kaseyi buzdolabına soğuması için yerleştiriyoruz.


Bir tencerenin içinde şekeri, tuzu, jelatini, sütü ve yumurta sarılarını iyice karıştırıyoruz. Ocağın altını açarak, karışımı kaynatmadan pişiriyoruz. Bir kaşığın tersini tencereye batırıyoruz, parmağımızı kremanın üzerinden geçiriyoruz, parmağımızla yaptığımız bu çizgi bozulmuyorsa kremamız pişmiş demektir.Daha sonra çok küçük doğranmış çikolatayı ekliyoruz ve çikolata eriyene kadar karıştırıyoruz.

Kremamız ılındığında içine tarçını ve vanilyayı ekliyoruz.


Bir kabı buzlu su dolu bir su banyosunun içine alıyoruz. Kremayı bu soğutulan kaba aktarıyoruz.


İkinci aşamada buzdolabında soğuttuğumuz kaseye 1 su bardağı yemek kremasını ilave ediyoruz ve krema kabarıncaya kadar çırpıyoruz. Buzdolabına geri alıyoruz.


Buzlu su banyosunda olan kremayı çırpıyoruz ve içine buzdolabına aldığımız önceden çırpılmış kremayı karıştırıyoruz. Merak etmeyin, karışımımız oldukça sıvı görünebilir ancak soğutulduğunda kıvamını bulacaktır :)


Baverya kremamızı hazırladığımız rulolarla doldurulmuş yuvarlak kasemize döküyoruz. Taban olarak kestiğimiz yuvarlak kek parçasını da en üste koyarak tabanı streç film ile kaplıyoruz. Bir gece buzdolabında beklettikten sonra kalıbı servis tabağına ters çevirerek streç filmleri çıkarıp servis yapıyoruz.

Bon appétit